Ana içeriğe atla

Kayıtlar

KişiseL GeLişim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Aklınızı Rahata Erdirecek 50 Soru

Aklınızı Rahata Erdirecek 50 Soru 1. Kaç yaşında olduğunuzu bilmeseniz kaç yaşında olurdunuz? 2. Başarısızlığa uğramak mı hiç denememek mi daha kötüdür? 3. Hayat o kadar kısaysa neden sevmediğimiz o kadar şeyi yapıyor ve yapmadığımız o kadar şeyi seviyoruz? 4. Her şey yapılıp söylendiğinde söyledikleriniz yaptıklarınızdan daha mı fazladır? 5. Dünya için değiştirmek istediğiniz en önemli şey nedir? 6. Mutluluk ulusal para birimi olsa nasıl bir çalışma sizi zengin ederdi? 7. İnandığınız şeyi mi yapıyorsunuz yoksa yaptığınız şeye alışmaya mı çalışıyorsunuz? 8. Ortalama insan ömrü 40 sene olsa hayatınızı farklı yaşar mıydınız? 9. Hayatınızın gidiş yönünü ne derece etkilediniz? 10. Bir şeyleri doğru yapma konusunda mı yoksa doğru şeyleri yapma konusunda mı daha endişelisiniz? 11. Asansör düğmesine birden fazla defa mı basıyorsunuz? Bunun asansörü daha hızlandırdığına mı inanıyorsunuz? 12. Endişelerle dolu bir dehâ mı yoksa neşeli ve basit bir insan

Dünyanın Sorunu...

İki psikiyatri uzmanı( Justin Kruger ve David Dunning ), 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki ; " Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır. " Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı: · Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. · Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir. · Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. · Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar. Cornell Üniversitesi 'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik " Nasıl geçti? " sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi... Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “ kendilerine güvenleri ” müthişti. Onların " testin yüzde 60'ına doğru

Bir Yalınayaklar hareketinden öğrenilenler

Bir Yalınayaklar hareketinden öğrenilenler Hindistan'ın Rajasthan bölgesinde bulunan sıradışı bir okul çoğu okuma yazma bilmeyen köylü kadın ve erkekleri kendi köylerinin güneş enerjisi mühendisleri, sanatkarları, diş hekimleri ve doktorları olmak üzere yetiştiriyor. Yalınayaklar Koleji adlı okulun kurucusu Bunker Roy okulun nasıl işlediğini anlatıyor.

Keşke....

Avustralya'da yıllar boyunca evlerinde ölümü bekleyen hastalarla çalışan hemşire Bronnie Ware, emekli olduktan sonra deneyimlerinden yararlanarak yazdığı kitapta insanların hayatlarının son günlerinde en çok neye pişman olduğunu listeledi. İ nsanların ölüm döşeğindeyken en çok doslarını yitirdikleri için pişman olduğu ileri sürüldü. Ware, " The Top Five Regrets of the Dying - A Life Transformed by the Dearly Departing " adlı kitabında ölüm yatağında insanların en çok pişmanlık duyduğu şeyin diğer insanlarla ilişkilerindeki ihmalkarlık olduğunu ileri sürdü. İnsanların ölümlü olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldiklerinde çok önemli değişimler geçirdiğini belirten Ware, ölmek üzere olan hastaların inkar, korku, öfke, pişmanlık ve sonunda kabullenme gibi aşamalardan geçtiğini söyledi. Hastalarına en çok ne için pişmanlık duyduğunu soran Ware, aldığı yanıtların temelde benzer olduğunu ve beş başlık altında toplandıklarını keşfetti: 1. "K

Öğrenmenin Keyfi: Sokrates

‘Bir rivayete göre, bütün insanlık tarihinin en saygın kişilerinden biri olarak tanınan ünlü Yunanlı düşünür, filozof Sokrates baldıran zehrini içmeden ( idam edilmeden ) az önce bir öğrencisinin elinde tanımadığı bir müzik aleti görür. Bana bunun nasıl çalındığını anlat der. Öğrencisi üzgün bir halde, “ Öğreteyim ama Sokrates, sanırım bunu çalıp keyif alacak zamanın olamayacak ” der. Sokrates ise “ Evet bunu çalıp keyif alacak zamanım yok ama öğrenmenin keyfi var ya” diye karşılık verir.’

Peki sizin kaç yüz’ünüz var ?

Senin içinde üç tane sen var: Birinci sen kişiliktir. Kişilik (personality) sözcüğü Yunanca ‘persona’ kökünden gelir. Antik Yunan tiyatrosunda maske kullanırlardı ve ses maskeden gelirdi. ‘Sona’ ses, insan sesi anlamına gelir ve ‘per’ maskenin içinden demektir. Gerçek yüzü, gerçek aktörü tanımıyorsun. Bir maske var ve maskenin içinden... ses geliyor. Maskeden geliyor gibi gözükür ve sen gerçek yüzü tanımıyorsun. Kişilik (personality) güzel bir sözcüktür, o Yunan tiyatrosundan gelir. Ve olan şey budur. Yunan tiyatrosunda sadece bir tane maskeleri vardı. Senin ise tıpkı bir soğanın katmanları gibi maskelerinin üzerinde pek çok maskelerin vardır. Bir maskeni kenara koysan başka bir tanesi vardır, onu da kaldırsan diğeri vardır. Ve sen kazımaya ve kazımaya devam edebilirsin. Ve kaç tane yüz taşıdığını bilmek seni şaşırtacaktır. Kaç tane! Hayatlardır onları topluyorsun. Ve onların hepsi kullanışlıdır, çünkü pek çok kez değiştirmen gerekir. Hizmetçinle konuşuyorsun, patro

Neresi cennet, neresi cehennem ?

Ermiş bir adam, Tanrı ile sohbet eder. "Ey Yüce Tanrı'm. Ben Cennet ve Cehennem'in nasıl yerler olduğunu merak ediyorum." Bunun üzerine Tanrı adamı iki adet kapının önüne getirir ve kapıları sırayla açmasını söyler. İlk odanın kapısını açar. Odanın ortasında büyük yuvarlak bir masa vardır. Masanın ortasında da büyük bir güveç içinde çok leziz kokular saçan bir yemek durmaktaymış. Masanın başındakiler çok zayıf, hastalıklı görünüyorlarmış. Ellerinde sapları güvecin içine girip yemeği alacak kadara uzun kaşıklar bulunmaktaymış. Fakat kaşığı doldurduktan sonra yemeği ağızlarına götüremiyorlarmiş, çünkü kaşığın sapı kollarından uzunmuş. Ermiş adam kenardan tüyleri ürpererek odayı seyrediyorrmuş.Tanrı:"İşte burası Cehennem." Buradan çıkıp diğer odanın kapısını açmışlar. Oda diğer odayla tamamen aynıymış. Odanın ortasında büyük yuvarlak bir masa, masanın ortasında da leziz kokulu yemek duruyormuş. İnsanların ellerinde aynı uzunlukta sapları olan kaşıklar bul

Etkili yazı yazabilmek için yap(ma)manız gerekenler

! Mutlaka uzun ve okunması zor cümleler kurun. Böylece yazdıklarınızı anlamak o denli zor olur ! Sık sık olumsuz ifadelere yer verin ki yazdıklarınızı okuyan kişi size karşı bir sempati duymasın ! Sakın özlem-yüklem uyumuna dikkat etmeyin ! Bir cümleyi tamamlamadan yarıda kesmenizde hiçbir sakınca yok. Okuyan kişinin kafasını iyice karıştırmış olursunuz ! Aman yazdıklarınızı göndermeden önce okumayın. Yoksa bazı yanlışlıkları veya hataları görüp düzeltmeniz gerekebilir.Bırakın bu yanlışları yazıyı alan kişi düzeltsin ! Virgül güzel bir semboldür. Sık sık ve gereksiz yere istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Aynı şekilde ünlem işaretlerini seviyorsanız onları da bol bol kullanabilirsiniz ! Yazışma resmi de olsa yalnızca sizin anlayabileceğiniz kısaltmalara yer verin ! Karşı taraf nasıl olsa bu işi çözmenin bir yolunu bulacaktır. ! Bazı cümleleri sık sık tekrar edin ki karşı taraf artık o kadar sıkılsın ki o cümlenin ne kadar önemli olduğunu anlasın. ! Yaza

veRonika hakLı mı yoksa ?!?

sevdiğim bir kitaptan ( Veronika Ölmek İstiyor / Paulo Coelho ) sevdiğim bir hikâye;… "Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içmiş olduğu suyu içmiş olduklarından kralın emirlerini saçma bulurlar, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki; gel biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman b