Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

buLanLar arayanLardır, arayanLar buLamaz!

Gülümseyen düşünceden yanayım . Pişmiş kelle gibi değil. Müeddep ve mahzun. Belki hafif hınzırca ama hep arayan. Asık suratlı “ölmeye sözde hazır”, lafını sakınmayan, her sözüyle dünyayı boyayan muhalif olmak için muhalif olma özürünü taşımak istemem. Henüz ölmedim. Demek söyleyeceklerim bitmemiştir. (İşin en eğlenceli yanı da henüz bir şey söylememiş olmamdır. Dostum üzülmesin, zaten ölüyüm.) (…) Gülümseyen düşünce, iletişime hazır düşüncedir. Bunun ardındayım. Herkesle, her zaman değil. Yeri gelince, bazılarıyla muhabbet. Seçiciyim. Gülümseyen düşünce, boyun eğmez düşüncedir. Kavga etmeden. Kavga tebessümünüzün derinliklerindedir. Kavgayı ayağa düşürmediğimiz için ölmekte gecikmişizdir. Zordan yanayızdır. Bundan dolayı anarşist olduğumuzu sanmaktayız. (Bir de sır vereyim: Anarşizmin ne olduğunu da hâlâ bilmiyorum.) Zordan yana demek: Zor kullanmaktan yana demek değil. Zorluk bizi çeker. Zorluk çekiminde muallaktayız. Muallakta oluşumuz şaşkın tavukluğumuzdan değil, iflah ol

Guernica'yı iki metreden seyretmek..

Sabah kahvemi doldurdum. Fincanı masaya koydum.. Uzun uzun seyrettim.. Bu özel bir fincan.. Üzerinde dünyanın en ünlü tablolarından biri var.. En ünlü ve de en tartışmalı.. Guernica!.. Pablo Picasso!.. Madrid'den, Kraliçe Sophia Müzesi'ndeki hediyelik eşya köşesinden aldım fincanı.. Kahvemi yudumlarken, Guernica'ya iki metre mesafeden baktığım dakikaları hatırladım.. Madrid'de bir tek sabahımız vardı, keyfimize göre takılacağımız.. Kafamızda da, müze vardı.. Madrid'de o kadar çok müze var ki gidecek.. Ergun "Kraliçe Sophia'ya gidelim" dedi.. "Çağdaş sanatlar müzesi orası.." Picasso ve Dali'lerin gerçeklerini görme fırsatı.. Ver elini Kraliçe Sophia.. Muhteşem, devasa bir tarihi bina.. 4 kat.. İki katı müze.. İki katı galeri.. Biz sabah saatleri boyunca sadece bir katı dolaşabildik.. Ki ona bile yetmedi aslında.. Dört katın dördünün de hakkını vererek gezmek, dört gün.. Yok yok.. O da yetmez.. Sadece Guernica'nın önünde bir gün, bir ge

Názım Hikmet, Cahit Sıtkı'ya neden kızdı

SÖZCÜKLER dergisinin yeni sayısında, şairlerin birbirine bakışını gösteren, Türk şiiri, eleştirisi açısından dikkate değer bir belge yayımlandı. Aynı sayfada, Cahit Sıtkı Tarancı'nın daktiloya çekilmiş bir şiiri ile, bu şiiri okuduktan sonra Názım Hikmet'in el yazısıyla ona cevap sayılacak şiiri var. Belgeyi Piraye Hanım arşivinde Yeşim Bilge bulmuş ve Sözcükler'e göndermiş. Önce açıklayıcı notu okuyalım: "Yan sayfada gördüğünüz tek yaprakta iki şiir var: Biri, Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1947'de yazdığı 'Bir Şey' adlı şiir, o sıralar dergilerde yalnızca birinci bölümü yayımlanabildiği için tamamı daktiloyla yazılıp, şiirin kendisine adandığı Názım Hikmet'e bir dost aracılığıyla elden yollanmış. Názım Hikmet, şiiri okuyunca, 'bir garip kuş', 'otur denmiş oracıkta oturmuş', 'hapislerde çürür' gibi sözlerle, sevgiyle de olsa, bir başkasının kendine acıyarak bakmasından rahatsız olmuş, kendisine yakıştırılan tanımlara kızarak aynı ş

Una Furtiva Lagrima

Izzy: Una Furtiva Lagrima Eşliği buradan indirebilirsiniz bakın eser hakkındaki açıkLama ve yorumLarda neLer söyLenmiş ; * Gaetano Donizetti 'nin "l'elisir d'amore" (aşk iksiri) isimli komik operasının şimdi en bilinen, en sevilen aryasıdır. "kaçak bir gözyaşı" diye çevirmek mümkündür adını. lagrima eski İtalyanca'da lacrima'ya dedikleri şeydir, "una furtiva lacrima" diye de geçer kimi kaynaklarda aryamız bu yüzden.  bir bağlam içine oturtmak gerekirse, nemorino fakir fukara bir oğlandır, ama zengin ve kendisiyle ilgilenmeyen bir kıza sevdalanmıştır. çaresizlik içinde bir "aşk iksiri" alır, ama aldığı şey ucuz kırmızı şaraptan başka bir şey çıkmaz. nemorino acınası bir şekilde yine de bunun işe yarayacağına inanmaktadır. işte birden zengin kızın ağladığını gördüğünde onun kendine aşık olduğuna, bu yüzden ağladığına inanır. çok güzeldir, çok: una furtiva lagrima 

iyiLikten ne doğar?!?

geçen bana geLen bir mesajı payLaşmak istiyorum sizLerLe… yorum yapmayacağım. ve diğeri… daha öncekiLeri payLaşmıyoRum !

What A Wonderful World / Katie Melua, Eva Cassidy, Louis Armstrong

Şarkımız : What A Wonderful World SoListLer: Katie Melua , Eva Cassidy tamam şarkı güzeL ama soListLer de öyLe bir yorumLamışLar ki oRhan veLi ’nin dediği gibi :” KeLimeLer kifayetsiz…! ” insanlar birgün, bir “ şey ”e “ güzeL ” demişLer, sonra biraz zaman geçmiş ve beLki de “ güzel ” demek yetmediği için “ çok güzeL ” demişLer. Ben şarkının bu yorumu için “ çok güzeL de yetmiyor ” diyorum. “ What a Wonderful World ” deniLince  herkesin akLına Louis Armstrong geLiyor ki normaL oLan da bu… peki ben niye anormâLim :((

“Halil İbrahim bereketi!”…

eLvitodeLLa’ya… Büyük din ve bilim adamlarından Ulu Arif çelebi anlatıyor : Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış…. Büyüğü Halil. Küçüğü ise İbrahim… Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış… Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin. Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.. Bununla geçinip giderlermiş. Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya. Halil, bir teklif yapmış : - İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. - Peki abi demiş İbrahim… Ve Halil gitmiş çuval getirmeye…. O gidince, düşünmüş İbrahim: - Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Böyle demiş ve, kendi payından bir miktar atmış onunkine. Az sonra Halil çıkagelmiş. - Haydi İbrahim…! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara. - Peki abi…! İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola. O gidince, Halil’i düşünür bu defa: Der ki: - Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kard

keLime/deyim hikâyeLeri : Dingo’nun ahırı

Atlı Tramvaylar zamanında, tramvaylar iki atla çekilirken dik Şişhane yokuşunu çıkabilmek için Azapkapı’dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlermiş. Tramvay bu haliyle Taksim’e kadar gelir, burada çıkartılan atlar, bugün Taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi maksemi ( eskiden bentlerden gelen suları evlere, çeşmelere, hamamlara dağıtmak için lüleli havuz ve tekneleri olan üstü örtülü su haznesi binası ) ile Fransız konsolosluğu arasında bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı’ya götürülürlermiş. Taksim’deki bu ahırı Dingo adlı bir Rum vatandaş işletirmiş. Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı dilimizdeki '' Burası Dingo'nun ahırı mı giren çıkan belli değil? '' sözünün buradan geldiği söylenir.

AlmaNova Duo Flüt/gitar

flüt : Jessica Pierce gitar : Almer Imamovic buradan on-Line dinleyebiLirsiniz. beğeneceksiniz… http://almanovaduo.blogspot.com/2008/10/review-of-classic-giuliani.html http://www.magnatune.com/artists/almanova http://www.almanova.us/

Flüt-Klasik Gitar

Bısgen bey'e ithaf ediyo-Rum.. İçindekiler... Birinci Bölüm 1. George Frideric Handel - Sonata: Largetto, Allegro, Largetto, Gavotte, Allegro. 2. George Frideric Handel - Sonata: Largetto, Allegro, Siciliano, Giga. 3. Johann Sebastian Bach - Sonata No.4: Andante, Allegro, Adagio, Menuet I, Menuet II. 4. Johann Sebastian Bach - Siciliane (suite No.3) 5. Joseph Haydn - Serenada (Quartet No.69) 6. Jose Galles - Sonata İkinci Bölüm 1. J. Rameau - Rigodon 2. G. Pergolesi - Pastorale 3. G. Pergolesi - Aria 3. A. Vivaldi - Adagio 4. Ch. Gluck - Aria 5. Ch. Gluck Melody from the opera "Orfeo ed Euridice" 6.W. Mozart - Rondeau 7.L. Bocceherini - Minuet 8. F. Shubert - Ave Maria 9. F. Shubert - Zingara (the fourth part of the quartet) 10. Unknown author - Greensleeves to a ground 11. Spanish love song 12. S. Fedoseyev - Mazurka 13. J. Frankl - Evening silence (from the pastoral suite) 14. C. Monteverdi - Scherzo 15. A. Correlli - Sarabande 16. B. Marcello - Mi

KUTLAMA

Joaquín Rodrigo'nun Aranjuez'deki mezarı

Joaquín Rodrigo Vidre ( 22 Kasım 1901 — 6 Temmuz 1999 ), klasik müzik bestecisi ve piyano virtüözü. Erken bir yaşta kör olmasına rağmen, büyük başarılar kazandı. Rodrigo'nun, ünlü bestecilerin arasında, klasik gitar çalışmalarının en özel olduğu düşünülür. Rodrigo'nun Gitar Konçertosu olarak da bilinen Concierto de Aranjuez , isimli repertuarı İspanyol müzik ve gitar konçerto arasında önemli sayılır. Valencia , Sagunto 'da doğdu. Difteriye yakalandıktan sonra yaklaşık üç yaşında görme yetisini kaybetti. Sekiz yaşında solfej, piyano ve keman eğitimine başladı. On altı yaşında armoni ve kompozisyon dersleri aldı. Beklenilenin aksine, gitar repertuarları için evrensel bir müzik aleti olarak saygınlık kazanmış, İspanyol gitarlarını hiç bir zaman çok iyi çalamadı. 19 Ocak 1933 'de , Valencia'da, Türk piyanist Victoria Kamhi ile evlendi. 27 Ocak 1941 'de kızları Cecile doğdu. Rodrigo 1999'da, 97 yaşında, Madrid 'de öldü. Kendisinin ve eşinin mezarla

Tebrik

Başarılarının devAmını dileRim sevgili dOstUm.. SEVGİLERimle.. eLVİTODeLLA

Astor Piazzolla - Oblivion

akordeon for ----------- flute & piano, Arr.D.Varelas ------------------- Koh Gabriel Kameda - Oblivion Piazzolla live in Paris ------------- OBLIVION par OVALE TRIO flute marimba vibes ---------------- Rastrelli Cello Quartett Piazzolla – Oblivion ---------------- Han Kim plays Oblivion by Astor Piazzolla   ayrıca büLent evciL’in sitesinden yine büLent evciL yorumuyLa obLivion’u dinlemenizi öneririm. http://www.bulentevcil.com/mp3.html

19. Yüzyılda Cenaze Marşı (Danse funèbre)

19. Yüzyılda Cenaze Marşı (Danse funèbre) Biçimi Üzerine.. http://www.4shared.com/file/60674849/6f2d0fb0/CENAZE_MARI.html

Maddenin dördüncü hali

Bugüne kadar kitaplarda hep maddenin üç hali olduğundan bahsedildi. Katı, sıvı ve gaz... Ama araştırmacılar yeni bir halini daha keşfettiler... Şimdiye kadar bize öğretilen şey maddenin üç halinin olduğuydu. Ancak McGill Üniversitesi'nden fizik araştırmacıları bunu değiştirecek bir keşifte bulundular. Quasi three dimension denilen üç boyutlu elektron kristal yapı, maddenin dördüncü hali olarak nitelendiriliyor. Yapılan deneylerde özel bir cihaz kullanan araştırmacılar, ultra düşük (yüzlerce kat daha soğuk) sıcaklık seviyelerinde soğutulan bir ortam hazırlıyorlar. Daha sonra çok güçlü bir manyetik alan uygulanıyor. Böylelikle iki boyutlu elektron sisteminden yarı üç boyutlu bir sisteme geçiş sağlanıyor ve elektron kristal bir yapı oluşuyor. İşin teknolojiyle bağlantısı ise maddenin bu dördüncü halinin transistörleri çok daha gelişkin hale getirmeye yol açabileceğinde gizli. Böylelikle tek bir mikroçip'te çok daha yoğun bir ortam oluşturulabilecek. Her iki senede bir işle

müzikteki tüm gamLar

öğRenciyken MİOY ( MüzikseL işitme Yazma Okuma) defterimin kapağının içine yapıştırmıştım.  Resmi şuradan daha büyük göRebiLirsiniz.

En yaratıcı olduğumuz saat hangisi !!!

İngiltere'de yapılan bir araştırma yaratıcılığın tavana vurduğu saati belirledi. İşte o saat... İngiltere'de yapılan bir araştırma, beyin dalgalarımızın en fazla artış gösterdiği saatin gece 22.04 olduğunu ortaya koydu. Bin 426 ofis çalışanı arasında yapılan araştırmada, yaratıcılığın en az olduğu saatin ise öğleden sonra 16.33 olduğu belirlendi. Gönüllülerin beyin dalgalarını inceleyen uzmanlar, dalgaların artışını sağlamanın en iyi yollarından birisinin duş almak olduğunu belirtiyor. Araştırma sonuçlarına göre çalışanların yüzde 58'i, akıllarına gelen en iyi fikirleri not almadığı için unutuyor. Uzmanlar bu noktada kadınların erkeklere göre hafızalarının daha güçlü olduğunu, bu nedenle de akıllarından geçen fikirleri daha fazla hatırlama kapasitesine sahip olduklarını söylüyor.

başka bir aşk istemez – müLkiye marşı / nota-aLtyapı-hikaye

“MüLkiye marşı” diğer adLaRıyLa ( “Ey Vatan” ya da “Başka biR aşk istemez”) marşının aLyapısını indiRmek için buRaya tıkLayın. MÜLKİYE MARŞI Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz, Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz. Gül ki sen, neş'enle gülsün ay, güneş, toprak, deniz. Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz. Bir güneştin bir zamanlar, aya kadar kaldındı dün, Dün bir ay'dın, sislenen boşlukta yıldızsın bu gün; Benzin uçmuş bak, ne rüya'dır, bu akşam gördügün? Ey Vatan gözyaşlarin dinsin, yetiştik çünkü biz. Beklesin Türkoğlu'nun azminde kuvvet bulmayan, Sel durur, yangın söner elbette bir gün Ey Vatan Süslenir, oynar yarin, dün ağlayıp matem tutan Ey Vatan gözyaşlarin dinsin, yetiştik çünkü biz. Beste: Musa Süreyya Güfte: Cemal Edhem(Yeşil)       "Mülkiye Tarihi" ya da Tarihin Mülkiyelisi Mülkiye Marşı'nin güftecisi Cemal Edhem (Yeşil) Bey, 1921 mezunu 1918'de kaleme aldığı bu şiir i

BORSA NEDİR?

Köylü Ahmet Ağa, eşeğini satmaya karar vermiş. Kıymeti taş çatlasa 50 milyon lira etmeyen eşek için pazarlık payı da ekleyerek 100  milyon lira fiyat koymuş. Komşu köyden acilen eşşeğe ihtiyacı olan Mehmet ağa 100 milyon ödeyip eşşeği pazarlıksız satın almış. Köylü Ahmet eşşeğini satmış ama akşam da gözüne bir türlü uyku girmemiş... Gece boyunca düşünüp, durmuş. "Mehmet ağa 50 milyon liralık eşeğe niye 100 milyon lira verdi ?"!!!!!... diye. İçi rahat etmeyince ertesi gün eşeğini geri almaya karar vermiş. Pazara gitmiş Mehmet ağayı bulmaya ama, bir de ne görsün eşşek 200 milyon liradan satışa çikarilmis... İyice sıkıntı basmış ve kesin karar vermiş, geri alacak eşeğini... 200 milyon lira pazarlıksız ödeyip geri almış (.). Aynı olay bu defa Mehmet ağa'nın başina gelmiş, o da uyuyamamış. "Allah Allah... Ahmet niye 100 milyona sattığı eşşeği 200 milyona geri aldı???Var bu işin içinde bir iş..." diye gece boyunca düşünüp, durmuş. O da ertes

Cumhuriyet’e 60. yıL Marşı – Nota/aLtyapı

Sözlerini Nejat SEFERCİOĞLU’nun yazdığı ve müziğini Nevit KODALLI ’nın yaptığı “ Cumhuriyet’e 60. Yıl Marşı ”nın altyapısı ve notası indirmek için “ buraya ” tıklayınız. imaj dosyasını paylaşan " aydansı " nickli öğretmenimize ve ayrıca altyapıyı -neredeyse tamamını- hazırlayan kardeşim Ersin Bişgen 'e de teşekkür ediyorum. bir küçük bilgi :  Kullanılan akorlar imaj dosyasındakilerle aynı değildir. İsteyen o akor kuruluşlarını da kullanabilir tabii ki :)

2008-2009 Müzik dersi performans / proje ödev konuLarı…

bu mateRyaLin bir kısmı “ AydansI ” nickLi öğRetmen aRkadaşıma aittir. Burada yayınLamak için iznini aLdım. Bu vesiLeyLe ( Laf aRamızda bu vesiLe deniLen zatLa tanışmak da bir türLü mümkün oLmadı ) kendisine teşekkür ediyorum. Siz bunLarı kendi okuLunuza, öğrenciLerinizin duRumuna göre uyarLar/restoRe edeRsiniz aRtık. Unutmadan müzik dersinden her dönem en az 1 peRformans görevi, her öğretim yıLı için de yine en az 1 tane pRoje ödevi vermek zorunLuLuğu var. Açıkçası pRoje ödevi neyse de zaten bir peRformans deRsi oLan müzik deRsinde ayrıca peRformans ödevi/görevi vermek bana pek de anLamLı geLmiyor. SözgeLimi öğRendiği bir şarkıyı çaLgısıyLa çaLan çocuk zaten aynı zamanda bir peRformans sergiLemiyor mu?… ya da ne biLeyim, bir şarkının sesLendiriLmesi bir tür performans değiL midir? Hadi bakaLım bu ödevLerin rubRik’Lerini kim hazırLayıp bizimLe payLaşacak? Cevabı vermek istiyorum hemen. Hiçkimse tabii ki!!! Benim haLa umudum YOK!! RubRik de nediR? : Rubrik, performansı tanımlayan

SöyLeyemedim

Düşlerde sevdim seni söyleyemedim Sessiz öptüm nefesini söyleyemedim Sana ben şiirler sözler büyüttüm Sana ben baharlar yazlar büyüttüm Sana ben hummalı gizler büyüttüm Söyleyemedim Şarkılar yazdım sana okuyamadım Hep yanımdaydın oysa dokunamadım Sana ben hayaller düşler büyüttüm Sana ben gözümde yaşlar büyüttüm Sana ben hummalı aşklar büyüttüm Söyleyemedim…

tanju duRu'yu kaybettik !

hatıRLadınız mı bilmiyorum tanju duRu’nun "Duru ZamanLar” albümünden bahsetmiştim 12 Mart 2008 tarihinde. Sonra o yazıdan sonra Tanju duRu iLe tanışmamız, yazışmaLarımız oLdu. TanJu duRu: merhaba, hazırladığınız sayfayı gördüm, elinize sağlık, teşekkürler.. mybiSGen: bir nebze katkım olabildiyse ne mutlu... bu arada müzik öğretmeniyim. bıktım artık sanatçı diye sallapati / zihinsanatengelli insanların saltanatından. öğrencilerimin adam gibi adamları bilmelerini istediğim için yazdım sizi bloğa. öğrencilerim de takip ediyor bloğumu. lütfen iltifat falan olarak da almayın. sadece hakkınızı teslim etmek istiyorum. kendinizin farkına varın diye yazıyorum bunları. siz bir kişi olabilirsiniz ancak -bilmem farkında mısınız?- sizin arkanızda sizi takip eden bir sürü yüz var / yürek var.. var allah var işte... yok efendim ismail yk ymış, bülent ersoy’muş... öğrencilerim bana sanatçı diye bunları söylüyor. kahroluyorum. 35 yaş bunalımına mı girdim acep? neyse kafanızı

It had To be You

BESAME MUCHO

BÉSAME MUCHO Bésame, bésame mucho, como si fuera esta noche la última vez; bésame mucho, que tengo miedo perderte, perderte otra vez. Quiero tenerte muy cerca, mirarme en tus ojos, verte junto a mí, piensa que tal vez mañana yo ya estaré lejos, muy lejos de tí. Bésame, bésame mucho, como si fuera esta noche la última vez; bésame mucho, que tengo miedo perderte, perderte después.

Greensleeves

Klasik Gitar Besteci-Biyografi-Eserleri...

Adrian Andrei Aguado Dionisio Agustin Barrios Mangore Albinoni Tomaso Anonymous Antonio Carlos Jobim Antonio Lauro Astor Piazzolla Claude Debussy Ferdinando Carulli Francisco Tarrega Heitor Villa-Lobos Isaac Albeniz J. S. Bach JOAQUIN RODRIGO Jorge Cardoso Leo Brower Ludwig van Beethoven Mauro Giuliani Miguel Llobet Niccolo Paganini Oscar Herrero Paco de Lucia Roland Dyens The Beatles Zequinha Abreu http://www.dailyguitar.com/Sheet-Music/index.php?page=scores&id=16

"Turkish Journal of Music Education":Türkiye'de müzik eğitimi alanında ilk uluslararası ve hakemli elektronik müzik dergisi

Türkiye'de müzik eğitimi alanında -bildiğim kadarıyla - ilk uluslararası ve hakemli elektronik müzik dergisi olan "Turkish Journal of Music Education" , halen pamukkale üniversitesi eğitim fakültesi güzel sanatlar bölümü 'nde öğretim üyesi olan Yrd. Doç.Dr.Fatih Yayla editörlüğünde Ocak-2008 tarihinde yayınlandı. ( Acaba paylaşıma açıldı mı demeliydim? ) pdf uzantılı, ingilizce ve tüm kullanıcılara açık olan derginin ilk sayısında  (15 sayfadan oluşmakta) marmara üniversitesi atatürk eğitim fakültesi müzik öğretmenliği bölümü 'nde araştırma görevlisi olan duygu piji 'nin müzik öğretmeni adaylarına verilen piyanoda eşlik eğitiminin daha verimli ve işlevsel olarak nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin bir makalesi bulunmaktadır. ikinci sayısı için yazı/makale göndermek isteyenler yine aynı sayfadan ilgili kişilerle iletişime geçebilirler.

Çağdaş Drama deRneği müzik komisyonu KuruLuyor/muş

" Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum... " Müzik komisyonumuz kuruluyor... Müzikle ilgilenen, drama yaşantıları ile müziği birleştirmek ve kurulacak müzik topluluğunda yer almak isteyen herkesi bekliyoruz. Katılmak isteyenlerin şu adrese kendilerini anlatan kısa bir yazı ile başvurmaları gerekmektedir. Şarkılar bir oyundur, gelin bu oyunu birikte kuralım... Çağdaş dRama deRneĞi

Müzik Eğitiminde Shinichi Suzuki ve Yetenek Eğitimi Felsefesi

bu güzeL/faydaLı yazı, “nüans34” nickLi bir öğRetmenimizin katkıLaRıyLa şu kaynaktan aLınmıştır. Nüans öĞRetmenime gösteRdiği nüans için :) teşekkür ediyoRum. Yazar: Gönenç Hongur Yetenek eğitimi Japon kemancı ve eğitimci Shinichi Suzuki (1898-1998) tarafından 20. yüzyılın ikinci yarısında geliştirilmiş bir müzik eğitimi felsefesi ve metodudur. Metod 70lerin sonları 80lerin başlarından itibaren dünyanın birçok değişik bölgesindeki müzik eğitimi uzmanlarınca büyük saygıyla karşılandı ve ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri, Canada ve Avustralya gibi pasifik ülkeleri olmak üzere Avrupa ve birçok Afrika ülkesine hızla yayıldı. Başlangıçta keman eğitimi için geliştirilmiş olmasına rağmen flüt, blokflüt, gitar, piyano, viyola, viyolonsel, kontrbas, org, arp gibi birçok enstrümana ve ses eğitimine ve hatta matematik, edebiyat, resim eğitimine de uyarlanmıştır.       Yetenek eğitimi Japon kemancı ve eğitimci Shinichi Suzuki (1898-1998) tarafından 2