Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Cevdet neRdesin? – Sorma abi, Yastayım - Los Biblicos - Consuelo Luz – Kibariye – SefeRad ve hımLamaLar üzerine biR-kaç veR-kaç denemesi…

Consuelo Luz - Los Biblicos (the Nightingales) - Kibar-iye’nin söyLediği bu kLipte söz-müzik eRcan saatçi yazıyor !!!! Sözü anLadım da müziğini eRcan Saatçi’nin yaptığını sanmıyorum. - SananLar var mıdır? - Vardır tabii ki Cevdet. Baksana uşağum, yukaRıdaki görüntüLerde ( kibaRiye ) öyLe yazıyor!!! - Hımm, de me, ( sonra tekrar ) hımmm !!! yoksa o meşhur aLıntı ve çaLıntı iLişkisi midir bu? - Hım hım, hımı da hımmm… Yok yok, kLasik oLduğu üzere “daLgınLıkLa veya  yanLışLıkLa” yapıLmış oLmaLı… KasıtLı yapıLmadığı oRtada. - Ne data’sı yahu, yine neyi kaçırdım? - Data değiL mirim or-tada… hacivat’ı geçtin mübarek sen de! -  Onu bunu biLmem amma veLakin, güzeL şarkıymış yeminLe...

Klasik gitar için üç güzeL eser : Packington / Estudio / Allegro

Estudio / Francisco taRRega / ---------------------------- Allegro / mauro Giuliani /  ------------------------- PacKington’s Pound / 16.yy engLish - Anonim

The First Merge by SetAmbience

SetAmbience 'in icra ettiği “ The First Merge ” adlı bu eser Gadasanat’ta kaydediLmiş. gRup üyeLeri: Serhan Yasdıman (Guitar) Selçuk Uçku (Didgeridoo) Utku Yiğit (Kanoon) Utku Engin (Oud) Serdar Bağtır (Cajon,Darbuka,Bendir) Aral Büyükduman (Nay) Ahmet Cemal Öksüz (Nay)

İLK KADININ YARATILIŞI / PANDORA'NIN KUTUSU

Prometheus 'un kurnazlıkla çalarak insanlara verdiği akıl onları şımartınca Zeus o zamana kadar yalnız erkeklerden ibaret olan bu yüzsüz ve terbiyesiz mahlukları, kendilerini tanrılar kadar kuvvetli ve mutlu sanan bu budalaların başına müthiş bir bela gönderdi : Bu bela kadındı!. Gerçekten Zeus usta bir tanrı olan ve elinden hiçbir şey kurtulmayan oğlu Hephaistos'u çağırdı. Ona ilk kadını yaratmasını emretti. Hephaistos babasının emri üzerine balçığı su ile yoğurdu ve görenleri şaşırtacak güzellikte bir bakirenin vücudunu yaptı. Olympos'ta oturan Tanrıçaların en güzel olan ve kendi karısı bulunan Aphrodite'nin vücudunu model olarak kullandı. Heykel bitince onun kalbine, ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları, bacakları kımıldamaya ve dudakları konuşmaya başladı. Onu süslemek için bütün tanrılar ve tanrıçalar yardım ettiler. Herkes kendisinden ona bir şey armağan etti ve ona Rumca " bütün armağan " anlamına gelen Pandora

İNSANIN YARADILIŞI MİTİ / PROMETHEUS

Titan İapetos'un dört oğlu olmuştu. Bunlardan Menoitios  ile Atlas; Zeus 'e başkaldıran Titan'larla beraber bulunduklarından cezalandırılmışlardı. Menoitios hainliğinden ve ölçüsüz cüretinden ötürü Hesperides'lerin önünde omuzlarına gök kubbesini  yüklenerek ayakta beklemek cezasına çarptırılmıştı. Diğer iki kardeşinin, Prometheus ile Epimetheus'un bahtları başka türlü oldu. Bunların ikisi de insanın yaratılışında önemli rol oynadılar. Olympos Tanrılarının kudretine ve kuvvetine karşılık Prometheus'da  kurnazlık ve  zeka vardı. Titan'ların meşhur isyanları sırasında tarafsızlığını muhafaza etmiş bir Titan oğlu olduğu halde saygı gösteren Prometheus'ı baş tanrı Olympos'a, ölmezler arasına kabul etmişti. Fakat kendi ırkını mahveden Zeus ve arkadaşlarına karşı kalbinde bir kin besliyordu. Sonradan tanrıları inkar edecek, onları hiçe sayacak ve işleyeceği kötülüklerle en vahşi hayvanlara bile taş çıkartacak, dünyanın başına bela olacak bir mahluk&#

Flüt’ün öyküsü

Athena   bir gün rüzgarların ormanlar arasından geçerken çıkardıkları fısıltıları, sesleri, feryatları taklit etmek istedi. Bir geyik kemiği parçası aldı, deldi bir flüt yaptı. Sonra Olympos'a çıktı ve bütün mabutların toplandıkları salonda icat ettiği flütü çaldı, fakat flütü üflerken avurtları şiştiğinden, güzel yüzü, geçici bir zaman için çirkin bir hal aldı. Bu yüzden Aphrodit ile Hera onunla alay ettiler. Gücenen Athena berrak bir kaynağın başına gitti ve gerçekten flüt çalarken yüzünün çirkinleşip çirkinleşmediğini suya bakarak denedi. Sonunda kendisiyle alay edenlere hak verdi. Rüzgarın çıkardığı ıslıkları bir kemik parçasına üfleyerek ses çıkarmak isterken güzel yüzü biçimsiz bir şekil alıyordu. Kızdı flütü kaldırdı attı. O günden beri hiçbir kimse yüzünün şeklini bozmadan, yanaklarını şişirmeden flüt çalamaz. Kendisi de flüt çalarken sudaki yansımasını görüp çirkinleşmiş hâlini fark edince çalgıyı, Frigya’nın Kelainai kentinde (Lat. Celaenae - “Dinar” Mendres Irmağı

LİR'İN ÖYKÜSÜ

Tanrıların habercisi Hermes; Arkadia'da Kylleni dağının dik yamaçlarında bulunan çok geniş ve derin bir mağarada doğdu. O, doğar doğmaz, kundağından kurtuldu, mağaradan çıktı, dağlarda dolaşmaya başladı, bir aralık doğduğu mağaradan çok uzak olmayan bir yerde yavaş adımlarla yürüyen ve çayırlığın çiçeklerinden otlayan bir kaplumbağaya rastladı. Bu uslu hayvanı aldı, kendi mağarasına getirdi. Orada keskin bir madenle kaplumbağanın içini boşalttı ve kabuğunu yumuşak bir öküz derisi ile kapladı, kamışlar keserek onları bağaların arasından geçirdi, bağladı. Sonra kuvvetli yedi tel taktı, gerdi. Tellerin bağaya dokunmaması için bir köprü koymayı unutmadı. Böylece " LİR " denilen ve ahenkli sesler çıkaran musiki aletini yapmış oldu. Yeni yaptığı bu Liri, çalmak için, gerilmiş olan teller üzerinde parmaklarını gezdirdi. O kadar hoş sesler çıktı ki, rüzgar tanrısı heyecana kapıldı, şarkı söylemeye başladı.

KRAL MİDAS'IN KULAKLARININ UZAMASI

Derler ki bir gün, Marsyas adındaki Satiros, kırda dolaşırken; Athena 'nın icat ettiği ve çalarken yüzünü  çirkinleştirdiğinden kaldırıp attığı flütü buldu ve çalmaya başladı. Bir tanrının elinden çıktığı için güzel sesler çıkaran bu flüt ile övünmeye kendisini Apollon'a rakip saymaya başladı. Bu terbiyesizin, Gitar tanrısı ile boy ölçüşmesi, hiç de iyi bir şey olmadı. Tanrıların şarkıcısı onunla " kazananın yenilene istediğini yapabilmesi " şartıyla müsabakayı kabul etti. Apollon'un arkadaşları olan " Musa'lar " ve Phrygıa * kralı Midas müsabakada hakem olarak bulundular. Bugün Ödemiş'in kuzey doğusunda bulunan Bozdağ'ın eski adıyla "Tmlos" dağının yeşil yamaçları üzerinde müsabaka başladı. Apollon, Gitar ile ortalığı inletti Kurnaz Marsyas, Flütü ile ondan geri kalmadı. Hakemler tereddüt ediyorlardı. Bunun üzerine Apollon gitarı bıraktı. " Lir "i eline aldı. O kadar güzel, o kadar hoş çaldı ki, dağlar, taşlar heyecand

ŞARKI ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ / METODLARI

Şarkı öğretimi, kulaktan ve notadan olmak üzere iki şekilde yapılır. Bu metotlar uygulanırken bazı kurallara dikkat etmek gerekir: 6 yaşındaki bir çocuğun Re-Lâ arasındaki bir ezgiyi, 7 yaşında ise, Re-Si genişliğindeki şarkıları söyleyebilecekleri, 8-9-10 yaşlarında da Re gamını taşmayan parçaları çoğunlukla söyleyebilecekleri bilinmelidir. Bundan dolayı; ilköğretimin 1. ve 2. sınıflarında, kulaktan şarkı öğretimine ağırlık verilmelidir. Kolaydan zora ilkesine göre solfej öğretimi; 3. sınıftan başlanarak 4-5. sınıflarda sürdürülürken, kulaktan öğretim metodu ile şarkı, türkü, marş ve oyun müziği öğretimine aralıksız devam edilmelidir. Çocuklara, her dersin başlangıcında, 5 dakika nefes ve ses açma çalışmaları yaptırmak yararlı olur. Nefes alıştırmaları, ağız kapalı olarak derin nefes alma, biraz tutma, sıcak çay üfler gibi yavaş yavaş verme ya da, dişler sıkılı olarak “ sssssssssss ” şeklinde yaptırılmalıdır. “ sssssssssss ” sesleri, kesik kesik, dalgalı, kuvvetli, hafif ve-

ERKEN YAŞLARDA MÜZİK EĞİTİMİNİN ÇOCUĞA ETKİSİ ve GELİŞTİRİLMESİNDE ANAOKULU EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Müzik var oluşun temel olgularından birisidir. İnsan kendisini anlatabilmek,istek ve şikayetlerini iletebilmek ve ruhi ihtiyaçlarını giderebilmek için sese ihtiyaç duyar. Çocukların müzikle olan ilişkisi de buna bağlı olarak ele alınabilir. Eflatun’un ‘ Müzik,terbiyenin esaslı vasıtasıdır.Müzik bir eğlence aracı değil,güzellik,iyilik ve eğitim aracıdır ’ sözü müziğin eğitimdeki yerini belirlemek açısından önemlidir. Çocuk, henüz anne karnındayken müziğe ilgi duymaya başlar. Bu dönemde çocuklar dışarıdan gelen her türlü sese açıktır.Dış dünyadan algıladıkları çeşitli ritimlerin ahengi,çocuğu adeta bulunduğu o küçücük kabuktan çıkararak, almış olduğu hazzı çeşitli tepkilerle geri yansıtmasına sebep olur. Bununla beraber annenin hamilelik dönemindeki ruhen dinginliği,ses tonu,sakin oluşu,çocuğu isteyip istememesi,mutluluğu ya da kavgacı olması,gerginliği,stresliği,huzursuz ve geçimsizliği,hayat halleri çocuğun yaşayacağı hayatın bir aynası niteliği taşıyacaktır. Bu bağlamda annenin hami

mozart ofis

kLasik müzik mi gLasik müzik mi?

"Bütün savaşLar sonunda kaybediLir. iki taraf da kaybeder!"

"Bütün savaşlar sonunda kaybedilir. iki taraf da kaybeder!" Trevanian ( Rodney William Whitaker ) / Şibumi “ İsraiL’in fiListin poLitikası, Batı Şeria’da etnik temizlik, Gazze’de soykırımdır. Bu poLitikanın temeli siyonizmdir. Dünyaya ve dahi israiL’LiLere, siyonist ideoLojinin etnik temizliğe vekitLeseL katLiamLara açık çek verdiğini anLatmaLıyız. Bugünkü katLiamı LanetLemek yetmez, onu doğuRan ve siyaseten ve ahLâken meşRuLaştıRan bu ideoLojiyi teşhir etmeLiyiz!” isRaiLLi muhaLiF taRihçi iLan pappe “ meseLe din değiL, siyonizmdiR ! ” isRaiLLi muhaLiF taRihçi iLan pappe “ Nazizm yahudiLiği madden tahRip etti, siyonizm ise manen! ” anti-siyonist haham LeiLebe WiesFisch

Müzik nedir? NasıL bir sanattır? Müzik deyip geçenLere!…

MÜZİK NEDİR, NASIL BİR SANATTIR? Ahmet Say Evrensel Basım Yayın / 2008, 260 sayfa, 11 TL. ARZU HAKSUN GÜVENİLİR (Arşivi) Ahmet Say ‘Müzik Nedir, Nasıl Bir Sanattır? ‘adlı kitabında müzik elkitabının bir şemasını okura sunmaya çalışmış Müzik dinlemeyen insan yoktur. Çünkü müzik ruhun gıdasıdır. Bu iki cümle artık neredeyse birbirini tamamlamakta ve herkes tarafından bilinmektedir. Aslında biçoğumuzun bilmediği ruhumuzu beslerken yaptığımız yanlış tercihler. Yani gıdayı yanlış almak. Peki gıdayı yanlış alırsak hasta olur muyuz? Kuşkusuz. Hatta ölebiliriz de... Bunun en doğru yolu nedir? Müzik üzerine okumak. Böylelikle, günümüzde hangi müziği dinleyeceğimize de rahatlıkla karar verebiliriz. Dolayısıyla ruhumuzu kişiliğimize göre, doğru besleriz... Öncelikle her insan dinlediği müzikte haz arar. Ancak müziği sadece dinlenmesi güzel olan hoş birşey olark görmek bu sanat dalına yapılan büyük haksızlıktır. Çünkü daha detaylı düşünmeyi gerektirir. Ne anlatır? Neyi tan

MUTLU YILLAR bısgen...

Bilmiyor seNi kimse. Yoo. Ama seni söYlüyOrum ben. Sürsün dİye söylÜyorUm, gÖrüntÜn, hoşluğUn senin. KAvrAyışınla ünlü olgUnluğUn. ÖlÜme iştahIn ve hazzı ağzInIn onUn. Yiğit nEşEn olan kedErin senin. Çok zamAn alAcAk, doĞana dek, doĞacaKsa, böyle berrak bir BIsgEN'£i, böyle zengin, macera yönünden. ZArifliğİni söylÜyorUm O'nun sözlErle, ah vAh eden, ve üzÜnçlü bir esinti anımsIyorUm, BIsgEN'li-RüZgAr'lı-kızıLçingEne'Lİ ve de Ozan'Lı.. dünyAsında..

Söğüt dalına manda yuva yapar mı? yapaR

Türküler eleştirilmek istendiğinde, sözleri anlamsız bulunduğunda genellikle örnek gösterilen " Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına " adlı türkünün şifreleri çözüldü... Türküler eleştirilmek istendiğinde, sözleri anlamsız bulunduğunda genellikle örnek gösterilen "Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına" adlı türkünün baştan sona doğruları anlatan, ilk bakışta anlamsız gibi görünse de ozanın ince zekâsıyla hiciv sanatının çok güzel örneğinin sunulduğu bir eser olduğu bildirildi. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Sanatçı Öğretim Görevlisi İrfan Kurt , " Halk kültüründe hiciv ve 'Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına' gerçeği " adlı makalesinde bu türkünün anlamını irdeledi. Türkünün Kastamonu'nun Tosya ilçesinden derlendiğinin hatırlatıldığı makalede, türküde anlatılmak istenenin ne olduğunun anlaşılabilmesi için, hem türkünün çıkış nedeninin hem de yöresel özelliklerin bilinmesi gerektiği vurgulanıyor. "KURU EKMEĞE TEPK

Pişmanlık- AnadoLu Ateşi - Dawool

AnadoLu Ateşi - DawooL Müzik/düzenLeme/kayıt/mix: Ersin Bişgen KavaL: Turgay GüzeLcan

Müzikte çokseslilik / Nenni / Bebeğin beşiği çamdan

Bu birkaç haftadır derslerde “çokseslilik” konusunu işliyorum. Müzikte çoksesliliği teorik olarak anlattıktan sonra öğrencilerime BinaLi SeLman’ın Bayburt yöresinden derLediği “Nenni – Bebeğin beşiği çamdan!” türküsünü öğretiyorum. Farkettim ki bizim çocuklar türküLeri daha çok seviyorlar. Tabii ki önce türkünün hikayesini anLatıyorum onLara… Nenni / Bebeğin beşiği çamdan” türküsünün hikâyesi… Seferberlik ilan edilir. Erzurum’da diğer ahalide halk yerlerini ve yurtlarını terk etmek zorunda kalırlar. Osmanlı imparatorluğu zamanında memleket sınırları ta Afrika’ya kadar uzanmaktadır ki şimdiki Arap yarımadası Osmanlının hâkimiyeti altındadır. İşte bu seferberlik zamanında Erzurumlu delikanlı da askerlik vazifesi için o zaman Osmanlının hâkimiyeti altında olan Şam’a gider. Gider ama geride yaşlı bir ana ve baba ve hamile bir eş bırakır. Hanımı aynı zamanda amcasının kızıdır. Erzurumlular iç Anadoluya göç ederler seferberlik zamanında. Seferberlik biter ve sılaya geri dönüş başl

BüLent EvciL – obLivion : Flüt/piyano

iLLe de obLivion :)) notasını arayan varsa buyursun “ buRadan ” yaksın.

AsıL açıkLanması gereken…

“AsıL açıkLanması gereken, neden aç insanın çaLdığı ya da sömürüLen adamın grev yaptığı değiL, neden aç insanLarın çoğunun çaLmadığı ve sömürüLenLerin çoğunun greve gitmediğidir!” WiLheLm Reich

Bela Bartok'UN SANDALETLERİ..

BartOk MÜZESİ Budapeşte