Ana içeriğe atla

Kayıtlar

TONLARIN DILI etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Müziğin Tonu – peLin sayın

Müziğin Tonu Pelin Sayın cinematicorchestra@hotmail.com ELYADAL “Atonal” kelime anlamı olarak, sesi/notası olmayan anlamındadır. Ancak müziğin notasız ya da sessiz olması beklenemez. Atonal, yani bir diğer deyişle “On İki Nota Müziği”, tüm zamanlarda uygulanan müzik sistemlerinin alt üst olduğu bir durumdur. Bilindiği üzere yapıtlar, özellikle batı müziğinde, sesler ve notalar yardımıyla “gam” (yedi ana notadan seçilen bir notayla başlayıp sırayla devam etmek) adı verilen kalıplar içerisinde ifade edilirdi. Gamlar başladıkları notalara göre farklı isimler alırdı. Bu sayede müzik içerisinde uyum, dinginlik ve denge sağlanması hedeflenirdi. Gamlarda notalar, gama adını veren baskın notanın daha fazla duyulması suretiyle, notaların armonikleri de çalınarak belirli bir düzen içerisine konulurdu. (1) Batıda esas olan kilise müziğiydi. Kilise müziği akılcı ve hatta çıkarcıydı. Dolayısıyla müziğin gelecekteki kullanımını etkilemişti. Zaten müzikte ilk kurumsallaşma, İncil’deki Lati

tonLarın diLi : Re MAJOR

RE MAJÖR Klasik dinçliğin, gürbüzlüğün, anlatım berraklığının tonudur. Özellikle yaylı çalgıların yapısına uygundur. Re majör'ün tonik ve dominantını kemanın, viyolanın, çellonun açık telleri verebilir, bu yüzden, üçlü akorları ve dizisel geçişleri bu çalgılar, en hızlı tempoda, doğal bir rahatlıkla çalabilirler. Birçok keman konçertosu bu tondan yazılmıştır; en ünlüleri, Beethoven 'ın , Brahms 'ın, Çaykovski 'nin konçertolarıdır. Mozart 'ın "Prag" senfonisiyle sevimli "Haffner" senfonisi, müziği birlikte yaşamanın sevincini yansıtan bu iki yapıt, Re majör tonundadır. Haydn 'ın en sık çalınan senfonilerinden biri, Londra konserleri için bestelenen 104. senfoni, re majör tonundadır. Amerika'nın geçmişteki müzik eleştirmenlerinden biri, bir tarihte, Boston'da yeni açılan Symphony Hall'ün yangın çıkış kapılarının üstüne, " Brahms çalındığında çıkılır" yazılmasını önermişti! Bu yazar daha sonra, Brahms karşıtı g

tonLarın diLi : Re MINOR

RE MİNÖR   Bastırılmış tutkuların tonu... Re minör'den yazılmış yapıtların en büyüğü olan, Beethoven 'ın Dokuzuncu senfonisi, bu ton üzerinden apaçık bir seslenme değil, kısa , kesik kesik beşli aralık anımsatmalarıyla başlar; dinleyici kulağının bu belirsizliğe daha uzun süre dayanamayacağını kestirdiğinde, Re minör üçlü akorları dizisiyle asıl söylemek istediklerine geçer. Schumann 'ın sonuncu (dördüncü) senfonisinin tonu da re minör'dür ama, besteci uzun yıllar, senfoniyi tamamlayıncaya değin, konuyu boşlukta bırakmıştır. Bruckner bu tonu en karamsar yapıtı olan üçüncü senfonide kullanmıştır. Mahler 'in üçüncü senfonisi de bu tondan yazılmıştır.( Mahler ile Bruckner arasındaki ruh yakınlığı bilinir) Ancak Mahler 'de Re minör, doğa karşısındaki sevinci anlatmanın aracıdır. Cesar Franck 'ın Re minör'den bestelediği tek senfonisi, felsefe dehası açısından sınırlı bir yapıttır; senfonik orkestra için pek de elverişli bir çalgı sayılmayan İ